Ramazan ayını hatırlatan kitaplar

By | April 17, 2023

Ramazan ayı üstüne yerli ve yabancı pek fazlaca yazar ve seyyahın yazdığı kitap var. Şiirden, hatıralara, roman ve öykülerden mektuplara kadar değişik alanlarda kaleme alınmış Ramazan konusunu ele alan eserleri derledik.

Ramazan-ı Şerif rahmeti ve bereketi ile geldi ve gidiyor… Peki bu güzel ayı hangi eserler bizlere hatırlattı ve hatırlatmaya devam ediyor.

KUR’AN AYI VE RAMAZAN

Ramazan ikimiz de ya cami ile sınırlıdır ya da “Nerede o eski Ramazanlar” ile süregelen cümlelerde saklı nostaljiyle. Dinin öngördüğü Ramazan ayını doğru anlayabilmek, Ramazanı uygarlık birikimi açısından doğru değerlendirmek için kitapların rehberliğine ihtiyacımız var. Ramazan ayının hususiyetlerine, bu ayda yapılacak ibadetlere, ayın bereketinin tüm seneye yayılmasını temin edecek noktalara kadar daha pek fazlaca mevzuya ilişkin, zihinlerde sual işaretleri olarak beliren fıkhî probleme cevaplar bulacağımız ilk yaratı Hayrettin Karaman’ın Ramazan Kitabı (İz yay. 2019, 160 s.) isminde eseridir.

“Bu mâh aylar yücesidir / zevk u safâ gecesidir”

Ramazan diyince işin eski edebiyatımıza yansıyan yönünü temsil eden Ramazannâmeler gelir. Sadece bugün unutulan bu eserler, hatırlanmayı ve okunmayı bekliyor. Ramazaniyyeler ya da Ramazannâmeler, divan edebiyatında Ramazan münasebetiyle yazılarak Padişaha ya da devlet adamlarına sunulan kasideleri ihtiva eder. Bu türün son olarak örneği Durağan(durgun)’in Sadrazam Baltacı Mehmet Paşa’ya yazdığı Ramazannâmedir. Diğeri 1826 yılına ilişkin Ramazan manilerinin yazma nüshadan bugüne aktarıldığı “Ramazan-nâme” (Dergâh yay. 2019, 240 s.) isminde yaratı Amil Çelebioğlu tarafınca hazırlanmış. Yapıt, Ramazan-nâme, ihtiva ettiği yüzün üstünde fasıl ve bin dört yüz yetmiş beş mâni ile türünün en hacimli eseri olarak yerini alıyor. Bir öteki yakın dönem emek harcaması ise adı “Ramazannâme” olmasına karşın, değişik bir zaviyeden, bir sosyolog bakış açısıyla, fakat edebî/toplumsal bir gözlükle yazılmış yaratı, Fatma Karabıyık Barbarosoğlu tarafınca kaleme alınmış. Ramazannâme (Profil yay. 2020, 175 s.) adlı yaratı geçmişe yakılan bir ağıt değil, günümüzün yaşayan, hissedilen Ramazanları adına düşülen kayıtlardan oluşmakta.

DÜNDEN BUGÜNE İSTANBUL RAMAZANLARI

Bizim medeniyetimizde Ramazan ve İstanbul öylesine iç içe geçmiştir ki eski İstanbulların anlatıldığı eserlerde ne olursa olsun eski Ramazanlara ilişkin hususi kayıtlar yer alır. İstanbul ve Ramazan bizim ediplerimizin, münevverlerimizin, şairlerimizin eserlerine mevzu olmuştur. Eserlerden ilki “Ramazan yazarlığı”nın bir seviyede sembolü olmuş Ahmet Rasim’in “Ramazan Karşılaması” (Arba yay. 1990, 128 s.) isminde söyleşi kitabıdır. Ahmet Rasim’in kaleminden kış geceleri Ramazanları da şu şekilde anlatılıyor: “Bir zamanlar kış Ramazanlarında evlerde toplanarak teravihler kılındıktan sonrasında, tefsir, buhar-i şerif, kısas-ı enbiya, mesnevi şerhleri, siyer, menakıb-ı meşayıh, hikâyât-ı evliya, muharebat-ı meşhûre, cihannüma, tâcü’t-tevarih, naima, Raşit, Cevdet, alâ tarihleri benzer biçimde hoşa giden kitaplar, el yazısı daha nice makbul eserler okunması mümkün, tekkelerde zikirler, devranlar yapılır, bazı yerlerde muhammediyye, ahmediyye, battal gazi, taberi, binbir gece, Leyla ile mecnun, Ferhat ile şirin, arzu ile kanber, hayber kalesi, kesikbaş, dev masalları ile zaman geçiştirilir, musikiden fasıllar, şarkılar geçilir imiş.”

Gene Halit Fahri Ozansoy’un “Eski İstanbul Ramazanları” (Dergâh yay. 2014, 120 s.) Cenab Şahabeddin’in “İstanbul’da Bir Ramazan” (Haz. Abdullah Uçman, Dergâh yay. 2012, 268 s.) bu manada mühim klasiklerdendir. Prof. Dr. Süheyl Ünver Bey’in “Bir Ramazan Binbir İstanbul” (Kitabevi yay.,1997, 106 s.) isminde eseri ise 1957 yılı Ramazan’ında Vatan gazetesinde tefrika edilmiş yazılardan oluşuyor. Refah Dersleri, Mahya, Leyla Hanımın Saray Ramazanı, Enderun İftarı, Ramazan Uygarlığı benzer biçimde tarih kokan, uygarlık kokan başlıklar ve yazılar ihtiva etmekte. Balıkhane Nazırı Ali Rıza Bey’in Ramazana dair anlattıkları “İstanbul’da Ramazan Mevsimi” (Kitabevi yay., 1998, 117 s.) adıyla neşredilmiş. Ramazan ve cami musiki ile ilgili bahis ilginçtir. Bilhassa 2010’dan beri tekrardan ihya edilmeye çalışılan Enderun Teravih uygulamaları için bu bahis ne olursa olsun okunması gerekiyor.

Bir klasik olarak Ziya Şakir’in “Osmanlı Döneminde İstanbul Ramazanları” (Akıl Düşünce yay. 2012, 184 s.) eseri yazarın 1930’lu yıllarında Akın Gazetesi’nde Ramazan süresince kendine özgü üslubuyla tefrika etmiş olduğu yazılardan oluşuyor.

Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Ramazan ayı özelinde yaşanmış olan değişiklik ise “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e İstanbul’da Ramazan” (İş Bankası yay. 2018, 296 s.) ismiyle Osmanlı tarihçisi François Georgeon’un kaleminden okura ulaşıyor. Kitapta 19. ve 20. yüzyılda yaşanmış olan siyasal reformlar ve kentsel dönüşümler İmparatorluğun ve Cumhuriyetin aynası olan İstanbul şehrinin Ramazanlarında iyi mi değişikliğe yol açmıştır? Detaylı bir halde irdeliyor.

DİŞKİRASI BİR ESER

Ramazan ayında unutulan bir geleneği ihya sadedinde Kitabevi yayınlarının bir zaman yayınladığı diş kirası yaratı hâlâ kaynak bir emek harcama vasfını devam ettiriyor. Hasret Olgun’un hazırladığı “Ramazan Kitabı” (Kitabevi yay., 2001, 376 s.) adlı eserde bu anlamda fazlaca mühim bir kültür hizmetidir. Kimler yok ki eserde: Sermet Muhtar Alus, Sâmiha Ayverdi, Yahya Kemal Beyatlı, Refii Cevat Ulunay, Halide Edip Adıvar, Ercüment Ekrem Talu, Namık Kemal, Recaizade Mahmut Ekrem, Ahmet Refik, Reşit Rıza, Mehmet İpşirli, İsmail Kara, Mustafa Kutlu, Fatma Karabıyık, Barbarosoğlu benzer biçimde daha onlarca kalem ve kıymetli yazı bulabilirsiniz. Kitapta Ramazan ayının ilk günlerinin rehavetine dair de, Ercüment Ekrem Talu hatıralarını naklediliyor:

“Bundan 3–4 yıl evvel gene bu şekilde bir yaz Ramazanı Borazan Tevfik, Erenköyü’nde trene biner. Tevfik dini tüm bir Müslüman. Oruç başına vurmuş bitab, şişman olduğundan sıcaktan da müteessir, bir yere ilişir. Meğer karşısında öteden beri tanımış olduğu biri Saim diğeri Abid isminde iki birader oturuyor. Bunlardan bir Borazan’a:

-Tevfik Bey, der. Galiba oruç kötü sarsıyor.

Borazan düşünmeden şu cevabı verir:

-Ne yapayım siz iki kardeş taksim-i vazife etmişsiniz. Bana erişince hem Saim (oruçlu) hem de Abid (yakarma eden) olmak mecburiyetindeyim. Bu sıcakta kolay iş değil.

EDEBİYATIMIZDA RAMAZAN

Ramazan yalnız geçmişin, dini metinlerin değil şiirlerin ve hikâyelerin de mevzusu olmuştur. Bu hususta iki mühim Ramazan şiirleri kitabı yayınlanmış. İlki “Türk Edebiyatında Ramazan Şiirleri” (TDV. Yay. 1995, 198 s.), Filiz Kılıç-Muhsin Macit tarafınca hazırlanmış. Öteki yaratı ise “Ramazan Şiirleri” (Beyazıt Matbaası, İstanbul 1961, 48 s.) adıyla Fazlıoğlu Cemal Oğuz Öcal tarafınca kaleme alınmış. “Ramazan Akşamları/ Geceleri” (İlk bas. Varlık yay. 1967- Emsalsiz yay. 1998, 112 s.) isminde yazılmış tek hikâye kitabı da evladı fatihandan Balkanlardan bir yazar Branislav Nusiç tarafınca yazılmış. Yazar, oraların havasını solunum etmek isteyenlere güzel hikâyeler demeti sunuyor.

“Ramazan Fasılları-Bekçi Baba” (Haz. Sabri Koz, Kitabevi yay. 1998, 168 s.) isminde eseri hazırlayan Halk Edebiyatı ve Halk Kültürü üstüne yapmış olduğu çalışmalarla tanıdığımız Sabri Koz. Eskiden mahalle bekçilerinin de en etkin olduğu ay Ramazan ayıydı. Öyleki ki davulcu ile cadde cadde dolaşarak halkı sahura kaldırırlar, fasıllar okurlar idi. Yapıt her biri birer halk edebiyatımızın varlıklı hazinesi sayılacak, Bekçi Baba’nın 30 tane faslını içermekte.

SAMANYOLUNDA ZİYAFETE VAR MISIN?

Bu bahsin hem yazınsal hem fikri anlamda son dönemdeki mühim eseri asla kuşkusuz Üstad Sezai Karakoç’un “Samanyolunda Ziyafet-Oruç Yazıları” (Diriliş yay. , 2006, 140 s.) isminde eseridir. Üstad eserinde şunları söylüyor: “Ay gelip ramazanı getirdiğini müjdelediğinde ne kadar sevinsek azdır. Bizlere Müslümanlığımızın daha bir güçlenip ilerideki yıllara geçeceğinin garantisini getirmiştir zira. Bizlere, gündüzü ve geceyi tüm anlamıyla getirmiştir. Namazları, sabırları ve şükürleri, hamdleri getirmiştir. Rızkı, rızk düşüncesini ve tevekkülü getirmiştir. Nimet fikrine erdirmiştir bizi. Oruçla namaz içinde da büyük yakınlık vardır. Sanki namaz, orucun, insan uzuvlarına yerleşmiş bir ruh olarak, kımıldamış ve kanatlanışından meydana gelmektedir. Oruç da, namazın süzüle süzüle bir buğu olup ruh, beyin ve kalbi tutmasıyla oluşmakta. Bunun için adeta birbirine aşıktırlar. Birbirlerini çağırıp dururlar hep her bahaneyle. Ruh, oruç ülkesinde büyümenin sırrını keşfeder.”

ÇOCUKLARA İYİ GELEN RAMAZAN

Ramazan en çok da fazla ufaklıklara konuk olur. Ramazan’ın konuk olduğu ufaklıklara yönelik de fazlaca hoş, sempatik kitaplar yayınlanmış. Bunlardan ilki Burhan Eren’in yazdığı ve Dağıstan Çetinkaya’nın resimlediği “Çocuk ve Ramazan” (Timaş yay. 2001, 104 s.) isminde kitap. Kitapta Ramazan ayının içeriğinden, çocuğun oruçla ilgili soracağı sorulara, orucu ve Ramazan mevsimi zevkli hâle getirecek fıkralara, şiirlere kadar bir takım metin yer ediniyor. Bunu takip eden “Ramazan ve Çocuk” (Nesil yay. 2023, 48 s.) isminde yaratı de Esra Korkmaz tarafınca kaleme alınmış. Çocuk ve Ramazan’a dair bir güzel kitap da Melek Çe’nin “Oruç Kitabı-Hoş Geldin Oruç Kuşum” (Uğurböceği yay. 2004, 119 s.) isminde evlatların dilinden yazılmış, yalnız bir oruç kitabı olmayıp, kelime-i şehadetten, kutsal günlere gecelere oradan Ramazan’a, ayet ve hadislerin yer almış olduğu mühim bir emek harcama. Bu eseri de Dağıstan Çetinkaya resimlemiş.

ORUÇ, FITRATA DÖNÜŞ ÇAĞRISIDIR

Ramazan ayını kuşatan tinsel disiplin, kitaplarla da takviye edilmesi gerekir. Bu hususta Efendimiz’in Ramazanları, Oruç’un maddi tinsel hikmetleri, hadislerin ve ayetlerin ışığında izaha muhtaçtır. Prof. Dr. Ali Çelik tarafınca kaleme alınan “Peygamberimizin Ramazan Günlüğü” (Beyan yay. 2003, 157 s.) bu mevzuda temel referans eserlerinden biridir. İnanan için varoluş ve diriliş ayı Ramazan’ı, oruçla beraber kendine dönme, fıtrata dönme, arama ve vuslat bayramı olarak niteleyen Bayram Ali Çetinkaya’nın yazıya döktüğü “İnsan Ramazan ve Oruç” (DİB yay. 2022, 101 s.) adlı yaratı de meselenin mana boyutuna vurgu yapıyor.

ŞİFA AYI RAMAZAN

Orucun mana ve hikmetini sulandırma çabalarından birisini cerh eden ve Orucun sağlıkla ilgili boyutunu değerlendiren iki mühim yaratı de yanıt mahiyetindedir:

-Oruç ve Sıhhat, Prof. Dr. Cemal Çevik, Akçağ yay. 2001, 101 s.

-Din ve Bilimin Işığında Oruç ve Sıhhat, Prof. Dr. Alpaslan Özyazıcı, Diyanet İşleri Başk. Yay. 2017, 180 s.

Ramazan ayının yalnız ruha değil, bedene de şifa bulunduğunu vurgulayan bir öteki yaratı ise Ulviye Ezerbolatoğlu, Dr. Rabia Altuntaş tarafınca kaleme alınan “Şifa Ayı Ramazan” (DİB yay. 2021, 175 s.) isminde çalışmadır. Bilhassa Oruç ve Sıhhat başlığı altında kaleme alınan yazılar dikkat çekici bir nitelik arz ediyor. Ramazan’ın Oruç’la aralanan şifa noktası fazlaca açıkken hepimiz niçin iftar sofralarını israf sofraları yapıyoruz? Içsel arınma ile beraber niçin maddi temizlenme gerçekleşmiyor? Ramazanı yeme içme anlamında da bir disiplin haline getiren yaratı ise “Bir Yaşam Ramazan” (Ketebe yay. 2020, 216 s.) adıyla Kemal Özer’in kaleminden çıkmış. Kitap Ramazan sofralarımız ile tüketme biçimimizi masaya yatırıyor.

Hem tarihe ışık tutan hem de hazırlıkları, gelenekleri, merasimleri, eğlenceleri, bayram kutlamaları benzer biçimde her yönüyle bir kültürü temaşa eden son yaratı ise “Osmanlı İstanbul’unda Ramazan Kültürü ve Ramazan Sofraları” (Fadime Aşık, Ketebe yay. 2020, 144 s.) adını taşıyor.